top of page

2/2/1922'de, Ulysses'in  yayımlandığı günde, henüz sadece iki kopya basılabilmişti. Bunlardan biri Paris'teki Shakespeare and Co.'nun vitrinine, diğeri Joyce'un 40. yaşgünü yemeğine ulaştı. 2/2/2022'de kitabın yüzüncü yaşına vardık; Ulysses artık dünyanın en iyi okunmuş, anlaşılmış, çalışılmış ve çalışılan kitaplarından biri. Okundukça, üzerinde çalışıldıkça zenginleşen bir anlam evreni var; bu evrenin renkliliğini, doluluğunu her gün daha iyi görüyoruz. 

 

Ulysses'in bir asrını çok eskilere dayanan bir yazı geleneğiyle, abecedarium formatı ile kutlamaya karar verdik. Kitapta gördüğümüz incelikler, güzellikler üzerinde sohbet eder, birlikte düşünürken alfabenin harflerini izleyeceğiz. 2 Şubat'ı  A, B, C harfleriyle kutladıktan sonra, alfabeyi iki haftada bir harf harf takip ederek bir Ulysses gezisine çıkacağız.

 

Armağan Ekici & Norgunk

Ali Baba Bahşiş Rahat Lokum Efendi

Joyce, dönemin gazete haberlerinin abartılı dilinin uzun uzun parodisini yaptığı bir pasajda (s. 298), “Zümrüt Adanın Dostları adıyla bilinen pek pitoresk ecnebi heyet”in üyelerini saymaya başlıyor. Değişik milletler hakkındaki klişeleri kullanarak sıraladığı uydurma isimler arasındaki bu kişi, belli ki, Osmanlı’yı temsilen gelmiş; Joyce, Osmanlı/Türk/Doğu dünyası denince 1904’te ilk akla gelen kelimeleri arka arkaya ekleyerek kurmuş bu ismi. →​

Basın Dünyası

Basın dünyası, gazetecilik, Ulysses’in dokusuna işlemiş başlıca temalardan biri. (Benzer şekilde, hukuk dünyası, moda, yemek, dönemdeki adıyla “ispiritizma” gibi temaları görmek de mümkün). Stephen’ın o günkü görevlerinden biri çalıştığı okulun başöğretmeninin yazdığı mektubu gazetelerde yayımlatmak; Bloom’un işi ise bir gazete reklamının tasarımını ve anlaşmasını yapmak. Bu nedenle ilk karşılaşmaları gazete ofisinde oluyor. →​

 

Cantrell ve Cochrane’ın Zencefil Gazozu (Aromatik)

Cantrell ve Cochrane marka zencefilli gazoz kitapta üç kere anılıyor: Bloom bu gazozun reklam tabelasını görüyor (s. 79); Seirenler bölümünde, kızların arkasında bu gazozun reklamını yapan bir ayna olduğunu öğreniyoruz (s. 255); ama en komik pasaj Bloom’un kilise ayinini seyrederken düşündükleri (s. 84)—markadaki “aromatik” vurgusunun Bloom’u gülümsettiğini düşünürüm hep. →​

Çingene Argosu

Biz Akdenizliler, gelgit fenomenini pek tanımıyoruz. Okyanus kıyılarındaki gelgit ise hayatın çok önemli bir parçası: Dublin körfezi gibi sığ bir körfezde deniz her gün kilometrelerce çekilip geri geliyor, Dublin’de Liffey, Londra’da Thames gelgitle birlikte yükselip alçalıyor, nehir dolarken sanki ters yönde akıyormuş gibi görünebiliyor. →​

Derbeder Dilber Dublin

Bu ifade, Aiolos epizotunun sonunda, Stephen’ın bir Dublin meseli anlatmasından hemen önce metnin arasına giren gazete başlığı (s. 143). Stephen, bundan hemen önce de, “Dublin. Daha öğrenmem gereken ne kadar, ne kadar çok şey var” diye düşünüyor. Joyce, bu pasajda, kendi gençliğine dönüp bakarken, hem bir yazar olarak doğuşunu, hem de terkettiği, ama tüm kitaplarını adadığı Dublin’e verdiği önemi gösteriyor bize. →​

 

Erik Ağacı

Plumtree / ”Erik Ağacı” marka et konservesi, Ulysses’in iyi bilinen temalarından biri. Plumtree, gerçek bir marka, porselen kapları antikacılarda kolayca bulunabiliyor. Kitapta tekrarlanan reklam metnini Joyce kendisi uydurmuş, şirketi İngiltere’den İrlanda’ya taşımış. →​

Forty Foot: “Deniz! Deniz!”

“Forty Foot”, Dublin’in güneyindeki Sandycove’da yer alan ve özellikle sahile yakın oturanların yıl boyunca kar kış demeden suya daldıkları tarihi bir kayalık. Dublinlilerin 250 yıldır denize girdiği bir yer olmasının dışında, benim gibi edebiyat meraklıları için ayrıca önemli bir mekân: James Joyce’un romanı Ulysses, o kayalıkların dibinde yer alan Martello Kulesi’nde başlıyor. Joyce gerçekten de burada, daha sonra romandaki Buck Mulligan karakterine ilham verecek olan İrlandalı şair ve hatip Oliver St. John Gogarty ile birlikte kısa bir süre yaşamış. Kule, şimdilerde James Joyce müzesi haline getirilmiş ve romanın geçtiği mekânı görmek isteyen edebiyatseverlerin ziyaretine açılmış. 

Gerçek İnsanlar

Ulysses’de gerçek adlarıyla anılan, ya da kurgusal adları olup da gerçek insanlara dayalı oldukları saptanabilen karakterler başlı başlına bir çalışma konusu. Bu konudaki çok değerli bir başvuru kaynağı (Joyce’un da mezun olduğu) University College Dublin’in yayınevince 2016’da yayımlandı. Vivien Igoe imzalı, The Real People Of Joyce’s Ulysses: A Biographical Guide başlıklı bu kitap 380 sayfa. “Kim Kimdir” formatında kişilerin biyografilerini veriyor; kitabın eklerinde Ulysses’de anılan yarış atlarının biyografileri bile var. Igoe, kitabın girişinde, bugüne dek kurgusal olduğu düşünülen, bu nedenle çok az ilgi görmüş olan pek çok karakteri kitabına eklediğini yazmış. →​

Ksinbad’ın Ğeyahatleri

Bloom, 707. sayfada nihayet uykuya dalarak bizimle vedalaşıyor. Uyumadan önce aklından geçen son şey, Sinbad’ın Seyahatleri adlı noel müsameresi. Bu müsamere için bir şarkının sözlerini yazmaya niyetlenmiş ama vazgeçmiş olduğunu s. 651’de okumuştuk. Bu “noel müsamereleri” (“Christmas pantomime”), İrlanda ve Britanya’da bugün de devam eden bir aile eğlencesi geleneği. Sinbad’ın Seyahatleri (aslı, yine aliterasyonlu, Sinbad the Sailor) Dublin’de gerçekten oynanmış. Kitabın başında anılan Turko the Terrible da bunlardan biri (çeviride Ürkünç Türk). →​

Homeros

Joyce, 1926’da geçirdiği bir göz ameliyatından sonra, ziyaret ettiği bir ressam arkadaşına tekrar görebilmeye başladığını göstermek için bir kâğıda Bloom’un bir karikatürünü çizmiş, üzerine de Odysseia’nın ilk dizesinin (“Anlat bana, Tanrıça...”) Eski Yunanca aslını yazmış. Biz de Bloomsday Kitabının kapağında bu çizimdeki Bloom’u kullandık. →​

Irmak

Dublin, varlığını bir ırmağa borçlu olan şehirlerden. Hem Liffey ırmağının iki yanında kurulmuş olmaktan, hem de ırmağın denize açıldığı körfezden yararlanıyor. “Dublin” kelimesi, “siyah havuz” anlamına geliyor. Şehrin Vikinglerce ilk kurulduğu yerde Poddle adlı başka bir nehrin Liffey’ye katıldığı noktada koyu renkli bir havuz varmış. Bugün bu noktada Dublin’in tarihsel merkezi olan Dublin Kalesi var; “Siyah Havuz”, “Dubh Linn” ise kalenin içindeki yuvarlak bir bahçeye dönüşmüş durumda. 

İlya Geliyor

İlya Peygamber pek çok efsanenin, hikâyenin kaynağı. Hayatı, seyahatleri, mücadeleleri Eski Ahit’te uzun uzun anlatılıyor, Mesih’ten önce onun döneceği söyleniyor; hayatının sonunda göklere yükselmesi, “ateşten araba ve ateşten atlar ile kasırgada göklere” çıkması dinsel resim sanatının temalarından biri. Yeni Ahit’te de var, İsa ve Vaftizci Yahya ile bağlantılandırılıyor; İsa’nın “hiçbir peygamber kendi memleketinde makbul değildir” sözüne örnek olarak verilen peygamber de İlya. Müslümanlıktaki İlyas peygamber Kur’an’da sadece iki kere anılsa da halk arasındaki Hızır-İlyas inancı içinde önemli bir yeri var. Yunan köylerinde yüksek tepelere kurulan Aziz İlyas kiliseleri İlya’nın halk inancında yüksek dağların peygamberinin olmasıyla bağlantılı. 

John Jameson & Son

Dublin’de sokakta yürürken yerdeki rögar kapaklarında “Uisce” yazdığını görüyorsunuz—mâlum, “viski” kelimesinin kökeni de İrlandaca “hayat suyu”, “uisce beatha”. Yahya Kemal’in Madrid için “bir yerdeyiz ki söz denilen şey palavradır” dediği gibi, “bir yerdeyiz ki su denilen nesne viskidir”. 

Kafiye

Kafiye, çevirmenleri özellikle zorlayan, meşgul eden meselelerden biri. Kafiyeli sözler Ulysses‘de de önemli bir yer tutuyor. Hem Bloom, hem Stephen kafiye meselesi üzerine düşünüyor, kafiye yapmaya çalışıyorlar; ayrıca, metnin içinde geçip gidiveren kafiyeli sözler de var. Örneğin, cenaze arabasına bakan Bloom’un renkler ile cenazesi kaldırılan kişi arasındaki ilişkiyi düşündüğü cümle kolayca gözden kaçabilecek bir kafiyeyle bitiyor: “Black for the married. Piebald for bachelors. Dun for a nun.” (Çeviride “Evli, yağız. Bekâr, alaca. Rahibe kız, boz.”, s. 98). 

Lavta

Kitabın sonunda Stephen ile Bloom müzik üzerine sohbet etmeye başlıyorlar (s. 633). Bloom’un müzik zevkinin büyük ölçüde Molly’nin repertuarının etrafında döndüğünü, bazı konularda kafasının karışık olduğunu görüyoruz. Stephen ise beklenmedik bir kart açıyor, Elizabeth dönemi müziğinden, John Dowland’ın lavta ile söylenmek üzere yazdığı şarkılardan bahsediyor. 

A

Ali Baba Bahşiş Rahat Lokum Efendi

Aristoteles

Astronomi

Basın Dünyası

Cantrell ve Cochrane’ın Zencefil Gazozu (Aromatik)

Cebelitarık

Ç

Çingene Argosu

D

Dante

Derbeder Dilber Dublin

E

Robert Emmet

Erik Ağacı

F

William Faulkner

Faust

Forty Foot: “Deniz! Deniz!”

G

Gerçek İnsanlar

Giyim-Kuşam

Ğ

Ksinbad'ın Ğeyahatleri

H

Homeros

Hukuk Dünyası

I

Irmak

İ

İlya Geliyor

İrlanda İngilizcesi

İroni

J

John Jameson & Son

K

Kafiye

L

L (Bloom/Boom, World/Word)

Lavta

Lazımlık

M

Metempsikoz

Murphy/Morpheus

N

Napoleon'un Hayatı (kitap)

Nietzsche

O

Omphalos

Oturaklı, Toraman

Ö

Öbür Dünya

P

Georges Perec

Q

Raymond Queneau

Ah evet, ama ben Q’yu tercih ediyorum

R

Reklamcılık

S

Fritz Senn

Shakespeare

Siyah Kare

Ş

Şıngır

T

Titbits

Tutunamayanlar

U

Unutmak

Ustalık

Uzay

Ü

Üçlüler

Ürkünç

V

Victoria

W

Oscar Wilde

X

Bir iks

Y

Yogibogihane

Yunanlılar

Z

Zati

Zinanın Zevkleri

bottom of page